23 Mart 2015 Pazartesi

Güney Kore ve Türkiye'yi Bazı Yönlerden Karşılaştırma...



Dünyada son yılların en popüler ülkesi olan Güney Kore, Hallyu (Kore Dalgası) ile beraber Avrupa'dan Avustralya'ya, Asya'dan Güney Amerika'ya kadar bütün kıtalardaki ülkeleri kendine çekti diyebiliriz. Dünyanın bir ucunda yer alan bu ufak ülke tamamen stratejik ve doğru adımlarla başarılı oluyor. İnsanlar kendi ülkelerinde bulamadıklarını Kore'de bulabiliyor, hem de görüntü olarak en iyi şekilde. İşte bu yüzden ben de Türkiye ile Kore'yi bazı konularda karşılaştırmak istiyorum. Bakalım ortaya neler çıkacak...
Öncelikle müzikle başlayalım. Kore'de müzik sektörü inanılmaz bir ciddiyetle çalışıyor. 3 büyüklerin dışında 100'den fazla orta düzey ve küçük eğlence şirketi var. Biz de ise sanatçılarla anlaşma yapan ve albümlerinin dağıtımı üstlenen, yarı profesyonel müzik şirketleri bulunuyor. Kore'de küçük yaşlardan itibaren şarkı söyleme, rap, dans, şarkı sözü yazma, yabancı dil (İngilizce, Japonca, Çince) eğitimi verilirken, bizim ülkede bunların hiçbiri bulunmuyor. Kore'de birçok müzik listesi varken bizim adam gibi müzik listemiz bile yok. Lütfen Kral Top 20 filan demeyin, güleriz buna. Müyap bile daha yeni yeni kendi çıtası altına alıyor. Her sene kaç albümün sattığını sağlıklı bir şekilde 2 yıldır öğrenebiliyoruz düşünün. Müzik konusunda kesinlikle Kore çok daha önde.

Müziği eğlenceli bir şekilde kullanma konusunda Kore önde dediğim gibi. Adamlar 20'lik dişler hakkında bile şarkı yazıyorlar, biz de ise şarkı sözlerinin %90'ı aşkla ilgili. Ama hep şunu derim, Türkiye şarkı sözü bakımından birçok ülkeden önde. Sezen Aksu, Nazan Öncel, Aysel Gürel, Yıldız Tilbe gibi sanatçılar sözleri inanılmaz derecede kullanıp şarkılara serpiştiriyorlar. Kore'de gördüğüm kadarıyla bunu yapan az, hele de popüler şarkılarda. G-Dragon bunu en iyi kullananlardan, ayrıca söz olarak en başarılı bulduğum hitlerden biri de Sistar - Alone.

Kore'de bildiğim kadarıyla her hafta 4 tane müzik programı oluyor. Geri dönüş yapan gruplar ve soloistler orada performans sergiliyorlar. Biz de ise anca bir programa konuk olan şarkıcılar şarkı söylüyor, onu da neredeyse hepsi playback olarak gerçekleştiriyor. Asla Inkigayo, Music Bank'teki ciddiyet, profesyonellik yok. Ben bir magazin programında masanın üstüne çıkıp kameraya götünü sallayarak abuk subuk bir şey söyleyen birini görmüştüm. Şarkının nakarat kısmında cd arkadan söylüyor, bu manyak da dudak büzüyordu, düşünün!

Kore'deki ödül törenleri bizimkilerden çok çok çok daha iyi! Mama'yı izlerken kendimden geçiyorum resmen, sonra bizim Kral Tv Müzik Ödülleri'ne bakıyorum, tırtın tırtı! En gösterişli ödül törenimiz olan Altın Kelebek bile her sene sunucu ve Tuğba Ekinci ile Esra - Ceyda Cicişler'in saldırısına uğruyor aha. Ne varsa yine Altın Portakal'da var. Kötünün iyisi olarak ön plana çıkıyor.

Kore'de albüm çalışmaları, promosyonları çok iyi yapılıyor. Onlarca fotoğraf, albüm kapakları, internet yoluyla reklam, afişler ve sosyal medyayı kullanma başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Bizim sanatçıların albüm çekimleriyle ilgili büyük boyutta fotoğraf bulmak neredeyse imkansız. Hele albüm kapaklarını hiç bulamıyorsunuz. Sonra niye satılmıyor bu albümler diye dert yansınlar...

Konser kısmına hiç girmiyorum... Kore'de hayvan gibi profesyonel konserler gerçekleştiriyor. Biz de ise kendine "Yerli Madonna'yım, ben çok farklıyım" diyen aykırı şarkıcı Hande Yener, Bursa - Mudanya Sünnet Şöleni'nde konser verip yere yatarak timsah yürüyüşü yapıyor. 






















Doğal güzellik bakımından Kore'yle fark atarız! Dünyanın sayılı güzellikleri ülkemize toplanmış, her bir yeri ayrı görülesi, gezilesi güzellikte... Bakmaya doyamayacağımız güzelliklere sahibiz... Sadece kıymetini bilmiyoruz, en basitinden İstanbul Surları demek istiyorum. Kore'de ise görüp görebileceğiniz pek bir şey yok. Zaten doğal güzellik görmek için Kore'ye giderseniz hata yaparsınız. Bir Jeju var, oranın da çok daha güzelini İstanbul'a 1 saat uzaklıktaki Kumbağ da bile görebilirsiniz.

Mimari açıdan Kore daha iyi bir ülke. Zaten dünyadaki mimari ödülleri son zamanlarda Japonlarla beraber toplamalarından belli oluyor. Çarpık kentleşme bizim kanımıza kadar işlediği için dünyanın en güzel şehirlerden biri olan İstanbul'a tepeden baktığımızda bu kadar harika bir şehrin bu denli çarpık kentleşmeye kurban gitmesine üzülüyoruz. Planlı hareket etmek bizim yöneticilerde olmayan bir özellik...

Teknoloji konusunda da Kore'nin gerisindeyiz. Beyaz eşyada Arçelik, Beko, Vestel gibi dev markalarımız var ama teknolojinin her alanında faaliyet gösteren Samsung ve LG'ye yetişmek zor. Hele ki Samsung artık herkesin evinde olan bir marka konumunda. Kore hayranlığı sebebiyle Samsung telefon kullanım oranında bile artış oldu, insanlar daha yakın gördükleri için Samsung alabiliyorlar.

Eğitim konusuna girersek çocukların kafayı yeme oranı Kore'de daha yüksek. Dünyanın en rekabetçi milletlerinden biri olan Koreliler, kendi aralarında kıyasıya yarış içerisinler. Daha 7 yaşındayken piyano, İngilizce, bale gibi şeyler için kurslara giden minikler, yaşları ilerledikçe iyi bir üniversiteye yerleşmek adına kıyasıya rekabet içine giriyorlar. Saatlerce süren dersler, okul sonrası gidilen dersaneler, etüde kalmalar derken eve akşam 10'da, 11'de varan gençler var. Üniversite konusunda iki ülkenin de oldukça kaliteli üniversiteleri var. Ama listelerde Güney Kore üniversiteleri daha önde yer alıyor. 

Yabancı dilde biz daha iyiyiz, buna emin olabilirsiniz. Yıllarca eğitim alan bazı idoller bile İngilizce konuşamıyor, konuşsa bile anlaşılmıyor. En meşhuru da sanırım Yoseob'un I Don't Know'u aha... 

Yazarlar konusunda fazla bir yorum yapamam ama Korece'den Türkçe'ye çevrilen 2 kitap biliyorum sadece. Japonca bu konuda Asya'da en önde olan ülke. Türkçe'den Korece'ye ise daha fazla kitap çevrildiğini biliyorum. 

Eskiden Latin dizileri dünyayı sarmıştı, şimdi de Kore dizileri dünyayı sarıyor. Arap ülkelerinde Kore dizileri öndeyken şimdi ise Türk dizileri revaçta... Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa'da en çok Türk dizileri izleniyor. Ben bir Hırvat forumunda Gümüş dizisiyle ilgili 10000'den fazla mesaj atıldığını görmüştüm. Kendi ülkesinde bile Gümüş o kadar popüler değildi.

Yemeklerden bahsedersek bir Türk olarak tabi ki de Türk mutfağı diyeceğim! Ama yabancılara sorsak eminim onlar da Türk mutfağı diyecektir. Bence dünyanın en güzel mutfaklarından birine sahibiz. Kore yemeklerini seviyorum, ama diğer Asya ülkelerinin mutfaklarını tercih ederim. Çin, Tayland, Japon, Hint mutfakları Kore mutfağından daha önde benim için. Biz de canlı hiçbir şey yenilmezken Kore'de canlı ahtapot yeniyor, inanmayanlar için video. Yemeğin adı ise San Nakji. Ayrıca köpek eti yiyen orta yaşlı erkekler ve kızlar var. Cildi güzelleştirdiğine ve cinsel gücü artırdığına inanıyorlarmış. Busan'da Asya'nın en büyük köpek pazarı var, canlı canlı öldürüyorlar köpekleri. Kore'de yemek konusunda en sevmediğim şey bu. Bu duruma ironik olarak bir sürü insanın süs köpeği var. Bu rahatsız edici maddeden son bir bölüm. Ayrıca köpekleri bağlayıp arabanın arkasından koşturuyorlar, yerde sürüklüyorlar. Tabi bizde töre, kan davası, berdel gibi saçmalıklar var. Aynı şey değil biliyorum ama farkın arasını belirtmek için bunları yazdım. Not: Bir Kore'de ünlüler acayip derecede araba kazasına karışıyor, bunun nedenleri araştırılmalı bence.

İnternet hızında ve interneti kullanma oranında Koreliler bize fark atmış durumda. Ultra hızlı internetleri var, ayrıca insanlar internette her konuda yorum yapabiliyor. Netizen dediğimiz bu kullanıcılar oldukça güçlüler, Kore'yi yakından takip edenler bilir. Yaptıkları yorumlarla bir dizinin başrol oyuncusunu bile değiştirebiliyorlar, reklam anlaşmalarını iptal edebiliyorlar.

Koreliler her boka skandal diyorlar, asıl skandal görmemişler diyorum ben de buradan! Bizim ülkede neler neler oluyor. Evli biri sevgilisini hamile bırakıp Amerika'ya doğuma gönderiyor. Askerde olan adam izne geldiğinde karısını yatakta başka bir erkekler basıyor. Aile dizisi çeken bir adam otelde 2 Rus hayat kadınıyla seks yaptıktan sonra kameraya çekiliyor ve şantaj yapılıyor. Genç bir sanatçıdan hoşlanan 3 şarkıcı o sanatçıyı kapmak için kavga ediyor ve yıllarca konuşmuyorlar. Çırılçıplak erkeklerle denize girdikten sonra gay olduğunu reddedip yıllarca bir kadına para ödeyerek sevgilisi gibi davranan sanatçımız bile var. Ayrıca playboy denilen ve minibüs dolusu kızlarla gezen, herkesin nefret ettiği bir sanatçı daha var. Aynı anda 3 erkeği idare eden manken kızımız, hepsine birer saat arayla aynı barda randevu verebiliyor. Biri gazeteci, biri de gece hayatından iki yakın arkadaş sevgililerini değiştirip aynı yatakta ilişkiye girebiliyor. Uyuşturucu satın almak için 196 kere telefon eden hafif butlu bir sanatçımız da var. Topuğundan vurulanlar, pezevenklerin elinden kurtulanlar, Tanzanya'da belboyun tacizine mağruz kalanlar, engelli bir milletvekiline küfür ve hakaret edenler, transeksüellerden nefret eden transeksüel bir diva, PSY ve bazı ünlüler hakkında bir dolu hakarete varan açıklamalar yapan 2 gazeteci vb... Kısacası saymakla bitmez. Şu yukarıda yazdıklarım bir anda aklıma gelenler, biraz daha düşünsem daha neler neler yazardım. Sevgili Kore halkı, o boktan konularınıza sakın skandal demeyin, çünkü biz onlara götümüzle gülüyoruz.

Kore'de sasaeng hayran bir kavram var. Sevdikleri ünlüleri 24 saat takip eden, ona yakın olabilmek için her şeyi göze alan, kendi kanıyla mektuplar yazan, bacaklarına falçatayla sevdiği grubun adını kazıyan, yüzüne dokunmasını sağlamak için kendine tokat attıracak derecede provakasyon yapan, ünlülerin evlerine giren, eşyalarını çalan, tehdit eden bir gruptan bahsediyorum. Biz de asla ama asla böyle bir durum yok. Türkiye'de biz en uç nokta olarak Gülbenciler ve Hülyacılar olarak ayrılmıştık ahaha. Ben ergenken Gülbenciydim valla, ya siz? :D Bu arada son zamanlarda sasaenglerden en çok çeken grup EXO. Çaylak bir grup olmalarına rağmen bu kadar fazla sasaeng hayrana sahip olmalarında Çinlilerin büyük bir etkisi var gibi. Valla ben Exo çocuklarına üzülüyorum, taş olsa çatlardı. Exoticler de bu durumdan şikayetçi ama SM yaptırımda bulunmuyor ki. Hoş bulunsa bile yaşı küçük diye serbest bırakılırlar kesin. Açıkçası bu konuda maalesef Exo'yu kötü günler bekliyor, çünkü bu manyaklar durulucak gibi değiller.
Son olarak estetik ve görünüş konusundan da bahsedeyim. Koreliler daha güzel görünmek için cinayet bile işleyebilir. Dış görünüş onlar için bir yaşam tarzı, estetik olmayanı dövüyorlar. İzlediğim bir filmde (gerçek hayatta yaşanmış bir olaydan uyarlama) estetik yaptırmamış bir kız zorbalığa mağruz kalıyordu. Dünyada en çok estetik yaptıran ülke Kore. Bizde böyle bir sorun yok çok şükür, millet olarak da eli yüzü düzgün insanlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Kore'yle ilgili sıradan insan, sokak fotoğraflarına baktığımız zaman estetik konusunda neden bu kadar takık olduklarını anlayabiliyoruz. Ama o göz büyütme ameliyatları çok saçma, feci derecede yapay duruyor. Ünlülerin estetiklerine girmiyorum çünkü bu durum bizde de var. 

Aklıma şimdilik gelenler bunlar. Eğer siz de bir şeyler eklemek istiyorsanız lütfen yorum kutusuna yazınız. Ülkem ve sevdiğim bir ülkeyi az çok kendi düşüncelerimle karşılaştırmaya çalıştım, bu konuda üzerinde konuşmayı da isterim. Siz karşılaştırma hakkında neler düşünüyorsunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder